Psikolojik iyi oluş kavramı bireylerin yaşamları boyunca ortaya çıkan olumsuz durumlar karşısında sergiledikleri pozitif ve yapıcı duruş olarak ifade edilebilir. Bu kavram bireylerin geliştirebildikleri ve uygun zamanda kullanabildikleri yapıcı bir işlevi bulunan kavramdır. Bu sayede insanlar olumsuz bir durum yaşadıklarında psikolojik olarak iyi oluşları varsa ve psikolojik olarak da sağlamlarsa bu negatif durum ile savaşlarında bir adım önde oldukları bir gerçektir.
Ancak bu kavram sürekli bir iyi oluş halinden ziyade kişinin kendini tanıması, duygularını anlaması, yaşamını anlamlandırması ve amaçları olmasını, bağımsız olabilmesini ve güçlü yanlarını keşfederek bunları geliştirmesini içermektedir. Birey psikolojisini bunlar gibi olumlu temellerin üzerine kurduğu zaman bir problem ile karşı karşıya kaldığında daha sağlam bir duruş ve iyi oluş hali sergileyerek pozitif bir şekilde problemi çözmeye yönelmektedir.
Bu kavramda en önemli halkayı ise kişinin ‘kendini kabul etmesi’ yani yapabileceği ve yapamayacağı durumları bilmesi, olumlu veya olumsuz özelliklerini fark ederek bunları tanıması oluşturmaktadır. Bu sayede kişi öz yeterliliğinin farkında varır ve bu kabul ile pozitif bir bakış açısı edinir. Ancak tam tersi durumda yani kişi kendini bilmez ve tanımazsa, hep olumsuz özelliklerini görmeye meyilli ise ve yapıcı açıdan değil de kendisine yıkıcı taraftan bakıyor, sürekli bu durumlardan da şikayet ediyorsa burada kendini kabulden çok ama çok uzakta kalmaktadır. Bu da bireyi karşılaştığı sorunlar karşısında zayıf ve başarısız bırakarak olayı çıkmaza sürükleyebilmektedir. Kişi bu negatiflikten kendini tanıma yollarına giderek çözebilir ve olumlu hale getirebilir.
Bir diğer önemli nokta ise diğer bireyler ile etkileşimde ve iletişimde bulunabilmektir. Sağlıklı ilişkiler geliştirebilen bireylerde psikolojik iyi oluş kavramı da doğal olarak fazlalaşmakta ve birey toplum içine karıştıkça ve ilişkilerinde başarılı oldukça da kendini daha olumlu hissederek psikolojisine pozitif katkılar sağlayabilmektedir.
Bu kavrama sahip bireyler psikolojik yardım alma sürecine katıldıklarında ise sürece bu özellikleri ile beraber yapıcı katkılar sunmaktadır. Bireyler danışmanlara olumlu bakış açıları olduğunu, kendilerini iyi tanıdıklarını ve tüm özellikleri ile birlikte kendilerini kabul ettiklerini, hayatlarında belli hedeflerinin olduğunu göstererek pozitif bir psikolojiye sahip olduğunu gösterir. Bu iyi oluş beraberinde problem çözümüne odaklı yapıyı da meydana getirir ve birey danışma ortamına getirdiği herhangi bir sorunu hakkında çözümü kendisini tanıdığı için kolaylıkla bulabilir ve çözüm odaklı davranış sergileyebilir. Kişinin olumlu yapısı sürece getirdiği sorunları açmada, çözmede, ifade etmede kişilerin kendilerini daha yapıcı davranışlarda bulunmalarına yardım eder ve bu da terapist ile danışan arasındaki ilişkinin sağlam bir yapı üzerine oturarak bu sürecin hızla gelişimini körükler. Burada hem terapiste hem de danışana büyük ölçüde fayda sağlayarak terapistin ışığında sorunlarını çözmede kişi kendi kendine yardımcı olur ve bu şekilde problemler ile başa çıkmada cesareti artar. Bu özelliğin hem terapiste hem de terapötik sürecin daha etkin ve sağlam temelli olmasında katkısı yadsınamaz ölçüdedir ve yeri çok önemlidir.